top of page

Geleceğin Tohumları: Hayallerle Büyümek ve Dönüşmek


ree

Geçenlerde, şehrin en eski kitapçılarının olduğu sahaflarda tozlu raflar arasında gezinirken kendimi bir kitabı karıştırırken buldum. Yıpranmış kapağını aralayıp sararmış sayfalarına bakınca gözlerim bir cümleye takılıp kaldı: “Hayaller tohum gibidir; içimizde yeşerir, büyür ve geleceğimizi şekillendirir.”

Bu cümle beni çocukluğuma, dedemin arka bahçede toprakla haşır neşir oluşuna götürdü. Her bahar diktiği o renk renk çiçek tohumlarını ilk günkü gibi hatırlarım. Hayatı boyunca dedem hep şunu anlatırdı: “Toprağa ektiğin tohumlar, senden bir parça taşır. O yüzden onların büyümesine izin ver; onları besle, onların da seni beslemesine izin ver.” Sonraları anladım ki, aslında dedem çiçeklerden bahsederken hayatın kendisini anlatıyormuş: Tohumların toprağa can verişi gibi hayallerimiz de içimize kök salıyordu.

Özellikle bir girişimci olarak emlak sektöründe bulunduğumuz için  tohum metaforunun çok güçlü bir benzetme olacağını düşünüyorum. İşimiz sadece “satmak” veya “kiralamak” ifadeleriyle sınırlandırılabilir mi? Aslında çok daha derin bir şey yapıyoruz: Hayallerin tohumlarını toprağa ekiyoruz! Müşterilerimizin duygularıyla bezenmiş hayallerini, beklentilerini, ümitlerini onlara o güveni sağlayarak, o heyecanı canlandırarak gerçekleştirmek için varız. Kısacası, hayalleri gerçeğe dönüştüren, bu yolda katkı sunan iş insanları/girişimciler/hayal mimarları hâline geliyoruz.


Hayal Etmenin Gücü

“Kendine ve çevrene yeni bir gelecek tasarlamak, hayal gücünü canlı tutmak ve kendi içinde değişim ile başlar.”

Bu ifade, bugüne kadar yaptığım birçok girişimi, yazdığım her bir deneme yazısını, geliştirmeye çalıştığım projeleri bana tekrar hatırlattı. Gerçekten de ne zaman bir girişimde bulunmak istesem, önce kendi içimde bir kıvılcım yanardı. Sonra o kıvılcımın, hayal kurabilmenin verdiği heyecanla, alevlendiğini hissetmeye başlardım. Bir kez alevler yükselince de etrafımdaki herkesi bu heyecanla sarmak isterdim. Aslında “satış” dediğimiz şeyin sadece bir ürünü ya da hizmeti sunmaktan çok daha fazlası olduğunu o zaman anladım. Bu, insanların içindeki hayal tohumlarını harekete geçirmeye benziyordu.

Her gün yeni biriyle tanışırken, karşımızdaki insanın hayallerini görmek, dinlemek ve o hayali beraber büyütmek harika bir deneyim. İşte bu yüzden, özgün bakış açısı ve vizyon hayati önem taşıyor. Çünkü ne kadar çok hayal tohumu serpsek de onu doğru toprağa ekmek, düzenli sulamak ve gereken özeni göstermek bizim elimizde.

Bir ofis açmak veya portföyünüzü genişletmek istediğinizde, “Daha fazla satışı nasıl yaparım?” sorusunun ötesine bakmalıyız: “Ben nasıl bir değer katıyorum?” Daha da önemlisi, “İnsanların hayatlarına ne tür bir katkı sunuyorum?” İşin özü bu.

Kendi içinde dönüşmeye hazır olmayan bir danışman, müşterilerinin dönüşümüne nasıl öncülük edebilir ki? Tıpkı toprağı beslenmemiş bir tarlaya tohum ekmeye benzer bu durum: Filiz bekleriz ama yeterli verimi alamayız. Oysa önce toprağı, yani kendimizi beslemeli, geliştirmeli, bilgiyle ve hayal gücüyle zenginleştirmeliyiz.


Kendini Dönüştür, Dünya da Dönüşsün

“Başkalarının hayallerine ulaşmalarına yardımcı olabilmek için önce kendi sınırlarımızı aşmalıyız.”

Çevremizdeki insanların bizden beklediği şey, sadece güzel kelimeler ya da cazip teklifler değil, kendi hikâyemizi de ortaya koyarak onlara ilham vermek. Tıpkı yeni çıkardığınız bir ürün veya sunduğunuz bir hizmet gibi… Eğer kendi içimizde bir değişim yaşamadıysak, değişim hikâyemizi hedef kitlemize anlatmadıysak, insanlar neden bizimle birlikte yola devam etsinler ki?

Dedem o çiçek bahçesinde bana her zaman şunu öğütlerdi: “Önce kendini toprakla barıştır; tohum ekmek de, onu büyütmek de kolaylaşır.” Büyütmek için önce kendini dönüştürmek gerekir. Aynı şekilde, iç dünyamızın dönüşümü, etrafımıza da değişim rüzgârları olarak yansır. İçinde büyüttüklerinle büyürsün. Tam anlamıyla öyle: İçimizde beslediğimiz hayaller, cesaret veya korkular—hepsi bizi büyütür. Seçim bize kalmış.


Empati: Hayal Kapılarının Anahtarı

“İnsanlar kendi nedenleriyle satın alırlar, sizin nedenlerinizle değil. İnsanların hayallerini anlamak için onların diliyle konuşmayı öğrenmelisiniz.”

Bu cümle, hayatımın en önemli derslerinden birini içeriyordu: Empati. Herkes kendi yolculuğunda, kendi hayalleri için çabalıyordu. Daha iyi bir yaşam, daha sağlıklı bir gelecek ya da daha anlamlı bir kariyer… Ne olursa olsun, insanlar gerçek motivasyonlarını kendi içlerinde taşıyorlar. Ve ancak onların dilinden konuştuğunuzda, gerçekten kalplerine dokunabiliyorsunuz.

“Empati, hayallerin anahtarıdır.”

Empati, müşterilerimize “Size en uygun yer burasıdır” demek deği;, önce “Sizin hayaliniz, beklentiniz, ihtiyacınız nedir?” diye sormaktan geçer. Bu soruyu sormayı alışkanlık haline getirirsek, sadece bir satıcı olmaktan çıkar, hayal mimarı hâline gelebiliriz düşüncesindeyim..


Her Satış Bir Hayalin Gerçekleşmesidir

“Her satış bir hayalin gerçekleşmesidir.”

Satış, sadece alışverişe indirgenince büyüsünü kaybeden bir eylem gibi gelebilir. Oysa bakış açımızı değiştirdiğimizde her satış, müşterinin hayalindeki bir senaryonun vücut bulması demektir. Kimi zaman bu, daha güçlü bir bilgisayar edinip yaratıcılığını konuşturmak isteyen bir tasarımcı için, kimi zamansa seyahat etmek ve yeni yerlere açılmak isteyen bir genç için ortaya çıkan bir fırsat olabilir. Önemli olan, insanların hayallerini anlamak ve onlara bunu hatırlatmaktır. Çünkü insanlar, hayallerinin, beklentilerinin, ihtiyaçlarının onlara nasıl bir katkı sağlayacağını gördüklerinde harekete geçerler.

Emlak sektöründe gerçekleşen her anlaşma, yepyeni bir hikâyenin başlangıcıdır. Bir aile yeni yuvasına kavuşur, bir genç ilk evini almanın gururunu yaşar, emekliliğe hazırlanan bir çift doğayla iç içe bir çevrede huzur planları yapar. Satış anı, aslında insanların en önemli dönüm noktalarından birine şahitlik ettiğimizin kanıtıdır. Bizler bu dönüm noktalarında yol gösteren, destek olan ve geleceğin şekillenmesinde önemli bir rol oynayan kişileriz.


Güvenin Dili ve Networking’in Gücü

“Hedef kitlenizin hayallerini anlayarak onlarla daha güçlü bir bağ kurabilirsiniz. Bu bağ sadece satışla değil, güvenle devam eder.”

Güven, ancak sürdürülebilir bir ilişki kurduğumuzda ortaya çıkıyor. Bir kez olsun empati kurmak, bir kez olsun gerçek hayallere dokunmak yetmiyor; o bağı sürekli beslemek gerekiyor. Tıpkı bahçeye ektiğiniz tohumları her gün sulamak gibi… Çünkü hayaller ancak sevgi, ilgi ve inançla yeşerir. İnsanların hayallerine dokundukça, siz de kendi hayalinizi büyütmeye devam edersiniz.

Güven, müşterilerinizle kurduğunuz uzun vadeli ilişkinin temelidir; ama bununla sınırlı değildir. Aynı zamanda sektördeki meslektaşlarımızla kurduğumuz “networking çemberi”nin de mihenk taşıdır. Güvenilir olmak, daha geniş bir çevreye, daha fazlasına birlikte ulaşmak demektir. Çünkü emlak sektöründe başarılı olmak, tek başına koşmayı değil; birlikte yürümeyi gerektirir.

Bu noktada, bir araya gelerek paylaşılan fikirlerin, deneyimlerin ve vizyonun önemi çok büyük. Ofisinizin kapılarını, diğer emlak danışmanlarına, sektör uzmanlarına ve işin mutfağında olan herkese açın. Böylece hem kendi bilgi birikiminizi genişletir hem de başkalarının hayal tohumlarını besleyerek, yepyeni girişimlerin filizlenmesine olanak sağlarsınız.

Dedemin tohumları bahçede birer birer filizlendiğinde, ben de hep kendi içimde filizlenen umutları ve hayalleri düşündüm. Belki de bu yüzden, her ne işle meşgul olursam olayım, en sevdiğim “kurgu” dünyasından asla çıkmadım. Hayallerimi hep canlı tuttum ve onları başkalarıyla paylaşmanın yolunu aradım. Çünkü biliyordum ki, içimizde büyüttüklerimizle büyürüz.

Ve işte bu yüzden, siz de hayal edin, hayallerinizi filizlendirin, onları büyütün ve ardından o dönüşümün önce sizin içinizde, sonra da etrafınızda nasıl bir sihir etkisi yarattığını gözlemleyin. Şaşıracaksınız. Çünkü attığınız her tohum, bir gün mutlaka çiçek açacak.

Hayalleriniz bol, toprağınız verimli olsun! Nice hikayelerde, paylaşımlarda, yorumlarda buluşmak ve birbirimizi büyütmek dileğiyle…

 
 
 

Yorumlar


bottom of page